Hatimoğulları: Türkiye, iç barışını sağlarsa Ortadoğu’nun barışına öncülük edebilir

PeyamaKurd - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Biz şundan eminiz ki Türkiye'nin kendi iç barışını oluşturması, Türkiye'nin kendi iç adaletini, özgürlüklerini, demokrasisini inşa etmesi demek; Türkiye'nin her anlamı...

Haberler 29.06.2025 - 23:14 Son Güncelleme : 30.06.2025 - 10:44

PeyamaKurd - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Biz şundan eminiz ki Türkiyenin kendi iç barışını oluşturması, Türkiyenin kendi iç adaletini, özgürlüklerini, demokrasisini inşa etmesi demek; Türkiyenin her anlamıyla halklar arasında birlik, beraberlik ve dayanışmayı güçlendirmesi, 86 milyon yurttaşımızın eşit yurttaşlık hakkı temelinde Türkiyede yaşayabilmesi demek, Türkiyenin her anlamda Türkiye halklarının önünün açık olması demek. En önemlisi bizler bunu başarabilirsek Türkiye coğrafyasında biliyoruz ki sadece Türkiyede değil biz aynı zamanda Orta Doğunun barışına öncülük edebilecek durumda oluruz dedi.

Hatayda Samandağ Belediyesinin organize ettiği Samandağ Kitap Fuarında düzenlenen panele katılan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, burada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hatimoğullarının konuşmasından öne çıkan konular şöyle:

Bugün 3. Dünya Savaşının arifesinden geçtiğimiz bir dönemde koşulların aynen birinci ve ikinci Dünya Savaşı koşullarına benzediğinin altını çizmeliyiz ama farklılık şu; silahlar çok daha fazla gelişti ve dünya biyolojik silahlarla, siber savaşlarla, biyolojik savaşların yanı sıra biliyorsunuz İran-İsrail Savaşında çok açığa çıktı, nükleer silahların tehdidi altında. Yani bugün nükleer silah kullanıldığında hangi ülkede kullanıldığının önemi yok. Kocaman bir bölgenin, birçok ülkenin etkileneceğini çok iyi biliyoruz. Böylesi bir zamanda bizim sınırları tanımayan, sınırları görmeyen, aşan, enternasyonalist, güçlü bir barış hareketine ihtiyacımız olduğunun altını özellikle çizmek isterim. Ve tabii ki bu mücadeleyi kendi ülkemizin sınırlarından başlatmak durumundayız.

Barış ve demokratik toplum çağrısı, barış ve demokratik toplumun bugün gündeme gelmiş olmasının en önemli nedenlerinden birinin, bahsettiğim küresel gelişmeler, bahsettiğim siyasal gelişmeler olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu konuda daha fazla konuşmaya, daha fazla tartışmaya ihtiyacımız var. Ve biz şundan eminiz ki Türkiyenin kendi iç barışını oluşturması Türkiyenin kendi iç adaletini, özgürlüklerini, demokrasisini inşa etmesi demek; Türkiyenin her anlamıyla halklar arasında birlik, beraberlik ve dayanışmayı güçlendirmesi, 86 milyon yurttaşımızın eşit yurttaşlık hakkı temelinde Türkiyede yaşayabilmesi demek. En önemlisi bizler bunu başarabilirsek Türkiye coğrafyasında sadece Türkiyede değil biz aynı zamanda Orta Doğunun barışına öncülük edebilecek durumda oluruz.

İç siyaset bakımından da şu an Türkiye ne yazık ki en kötü dönemlerinden birini yaşıyor

İç siyaset bakımından da şu an Türkiye ne yazık ki en kötü dönemlerinden birini yaşıyor. Baskıların arttığı, siyasetçilerin gözaltına alınıp tutuklandığı, seçilmişlerin gözaltına alınıp tutuklandığı, kayyımların atandığı, yerel yönetimlerin ve seçimlerin yok sayıldığı bir süreçten geçiyoruz. Bugün biz barış sürecini bu ülkede tesis edeceksek barış süreci ne sadece Kürtün barışı ve demokrasisi olur ne sadece DEM Partinin barışı ve demokrasisi olur. Bu Türkiye halklarının tamamının barışı ve demokrasisi olmak zorundadır. Bu nedenle biz özellikle bu süreci yürütürken Türkiyede başta ana muhalefet partisi olmak üzere bütün muhalif partilerle, emek meslek örgütleriyle, ittifak güçlerimizle, sol sosyalist yapılarla, bileşenlerimizle ve Türkiyede farklı ideolojilerden olan siyasi parti, oluşumlar, STKlar, demokratik kitle örgütleri her kesimle 7/24 görüşmelerimizi sürdürüyoruz. çünkü biz biliyoruz ki ne barış ne demokrasi hiç kimseye altın tepsiyle sunulmaz. Biz bunu örgütlenerek, mücadele ederek kazanabiliriz ve bu buluşmalarımızda Alevi toplumuyla Türkiyenin dört bir yanında ve merkezi olarak Alevilerin federasyonu ve konfederasyonlarıyla ortak çalışmalar yürüttük.

Demokrasiyi tesis edebilmek için bir kere en önemli olan adım yargının bağımsızlığı

En son ben ve eş başkanımız Tuncer Bakırhanla birlikte heyetimizle şu anda tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlunun ve yine Hatayın onuru ve şu Can Atalayın içinde olduğu çok sayıda siyasi kesimle temsilci ile cezaevlerinde görüşmeler yaptık. Bunu daha geçen hafta gerçekleştirdik ve oradan hem Sayın İmamoğlunun verdiği mesaj hem bizlerin verdiği mesaj Barış, demokrasisiz olmaz. Demokrasi bir kesime olmaz demokrasi herkese olmak zorundadır. Bugün seçilmişlerin hapishanede olduğu bir dönemde Türkiyenin demokratikleşmesinden bahsetmek akıl dışıdır ve demokrasiyi tesis edebilmek için bir kere en önemli olan adım yargının bağımsızlığı ve yargının gerçekten siyasi hegemonyadan kurtularak yargının hukuka dayalı bir şekilde karar vermesinin sağlanması.

Türkiyenin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin gereği olarak AİHMin kararı acil bir biçimde yaşama geçmelidir

Acil adımlar bunun için yasa değiştirmeye, bunun için yeni yasa ihdas etmeye gerek yok. Bugün AİHM kararlarının hayata geçmesi demek, AYM kararının hayata geçmesi demek Can Atalayın, Figen Yüksekdağın, Selahattin Demirtaşın ve arkadaşlarının, Osman Kavala ve bütün gezi tutsaklarının serbest kalması demektir ve bunun yapılması için Türkiyenin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin gereği olarak AİHMin kararı acil bir biçimde yaşama geçmelidir. Yine önemli konulardan biri siyasi mahpusların özgürlüğü.

Demokratikleşmenin yolunda olmazsa olmazlarımızdan birisi yargı bağımsızlığı ve yargının hukuki olarak işlemesidir

Kayyum yasası lağvedilirse de belediye başkanları ve eş başkanları serbest bırakılıp hepsi görev iade edilse de bu çok önemli bir adımdır. Ama bütün bunların toplamına baktığımızda Türkiye tek başına demokratikleşir mi? Buna ne yazık ki evet diyemeyiz. Türkiyenin demokratikleşmesi için bu ülkede yaşayan bütün farklı halkların ve inançların, 72 milletten insanın, yurttaşımızın bir kere eşit yurttaşlık hakkı temelinde hem dil hem inanç özgürlüğüne kavuşabilmesi, eşit kardeşlik ilkesi çerçevesinde hayatın devam etmesini tesis etmek önemlidir. Demokratikleşmenin yolunda olmazsa olmazlarımızdan birisi yargı bağımsızlığı ve yargının hukuki olarak işlemesidir.

Ana Sayfaya Git