
PeyamaKurd Özel – Kürtleri Rojava dediği ama Kuzey ve Doğu Suriye Özerk İdaresi olarak adlandırılan kurtarılmış bölgenin, fiili baş müzakerecisi olan Suriye Demokratik Meclisi’nin (SDM) Eş Başkanı İlham Ahmed'in aklında bölge ile ilgili çok şey var.
İngiliz The New York Review of Books dergisinde Debbie Bookchin, “Rojava'dan Rapor: Batı'nın IŞİD’e karşı en iyi müttefiki neye sahip?” başlıklı bir rapor/analiz yayımladı.
PeyamaKurd söz konusu rapor/analizin Türkçe çevirisini yaptı. Üç bölümden oluşan analiz/raporda “Kürtlerin Rojava’daki geleceği, siyasal faaliyetleri IŞİD ile savaşın sonrası, ABD’nin politikaları ve Kürtlerin müzakere süreçleri ele alınıyor.”
Analizin ilk bölümü şu şekilde:
‘Bölgenin geleceği müzakere edildi’
Ahmed, son aylarda ABD ve Avrupa'ya seyahat ederek Suriye savaşı, iç göçler ve buna ek olarak binlerce kişiyi barındırdığı tahmin edilen (5-6 milyon kişiye ev sahipliği yapan) bir bölgenin geleceğini müzakere etti. Ahmed dünyanın süper güçleriyle bu bölgenin (Rojava) durumu hakkında hassas konuşmalar yapmaya devam etti. Fakat bölgenin geleceği sadece bir yere kadar onun ellerinde.
Ahmed görüşmeleri tarihten alıntıyla şöyle açıklıyor, “M.Ö. 612 yılında, Kürtler, Mezopotamya'nın eski sakinleri Guti'lere baskı uygulayan Asur Kralı Zuhak'ı geri yollamak için Medler ve diğer kabilelerle bir araya geldiler.”
‘Rojava, Kürtlerin atalarının anavatanı’
“19 Mart’taki IŞİD’e karşı savaşın sona erdiğini” ilan ettiğimiz o gün herkes, özgürlük meşalesini yakmaya karar verdi diyen Ahmed,“IŞİD'in adaletsizliği bu bölgedeki tüm gruplar tarafından yenildi. Konfederal bir anlaşmamız var. Aynı şartlar, farklı tarihler. Aynı coğrafya, aynı sonuçlar.”
Ahmed, ‘Konfederasyon’ ifadesini kullandı. Bu ifade özerk İdarenin istikrarı için hayati öneme sahip. Şu anda Suriye’nin üçte birini ve nüfusunun yaklaşık yüzde 30 ila 40’ını kapsayan bölge ye Kürtler Rojava diyor ve böyle biliniyor. Burası, Türkiye’nin, İran’ın, Irak’ın ve Suriye’nin yer aldığı Kürtlerin atalarının vatanı. Bu varlık, 2012'de Suriye'nin iç savaşının başlangıcından başlayarak, Kürtlerin kendi kendini yöneten, konfederasyonlu topluluklara dayanan yeni bir siyasi örgütlenme biçimi olarak uygulanmaya başladı.
‘Kürtler özerk biçimde yönetiyorlar’
Kürtlerin bazen bu bölgeye ve rejim hükümetine gönderme yaptığı “proje”, bölgede, Arapların, Süryanilerin, Türkmenlerin, bölgede eşsiz olan çoğulcu, çok etnik gruptan oluşan bir politik sisteme öncülük etti. Kürtler ve diğer etnik gruplar daha geniş bir demokratik ağa katılırken tüm güç konumlarını paylaşıyor ve topluluklarını özerk biçimde yönetiyorlar.
Modellerini kalıcı barış ve istikrar için tek umut olarak görüyorlar ve federal yapının tanınması için Şam'la birlikte çalışmayı hedefliyorlar. Bölgeden ziyaret ederken oradakiler bana, yıllardan beri ilk defa Esad rejiminin ‘böl ve yönet politikalarına karşı olarak’ gerçekten işbirliği yaptıklarını söyledi.
Rojava projesi, Suriye toplumunu dönüştüreceğini umdukları ekonomik, politik, kültürel, cinsiyet ve eğitim eşitliği vizyonuna dayanıyor. Kadın hakları, ekolojik farkındalık ve taban demokrasisi, “sosyal sözleşmelerinin” dayandığı üç temel dayanak olarak karşımıza çıkıyor.
Menbiç Askeri Konseyi Sözcüsü Şervan Derwiş, “Suriye'nin siyasi sorunları şimdi çözülmezse, o zaman IŞİD her zamankinden daha güçlü bir şekilde geri gelecektir” diyor ve ekliyor, “Gelecek şu ankinden çok daha tehlikeli.”
Menbiç Rojava’daki konfederal yapının yedi kantonundan birisi. Diğer altısı Efrin, Cezîre, Rakka, Tabqa, Deyrêzor ve sınır kenti Kobanê'yi içeren Fırat'tır. İlham Ahmed ve meslektaşlarının karşılaştığı zorluklar arasında, bu büyük toprak kitlesini elinde bulundurmasına rağmen, Rojava’daki yapının uluslararası düzeyde kabul görmüş bir statüsü olmadığı, bu nedenle geçtiğimiz aylarda bu konuya ilişkin yoğun bir diplomasi trafiği yapıldı. Kürtler, Suriye’nin kontrolü için Erdoğan’ın ve Esad’ın yanlış politikalarına karşı çıkıyor.