M.Şükrü Bilgiç yazdı…

Selahattin Demirtaş nasıl oluyor da siyasette bu kadar başarılı oluyor diye düşünüyordum. Meğer adam edebiyatçıymış!

Sanki Selahattin Demirtaş cezaevine girmeden önce o güzel öyküleri kafasında yazmış, cezaevine konulunca da oturmuş, kafasındakileri kağıda dökmüş. Beni siyasetçi kişiliğimle tanıyorsunuz ama ben en az siyasi kişiliğim kadar edebiyatçıyım da demeye getiriyor 'Seher' adlı öykü kitabıyla.

Kitaptaki ilk öykü 'İçimizdeki Erkek', klasik erkek egemenliğini ironik bir biçimde dile getirerek okuyucuyu kötü devlet ve saf halk ilişkisi acısından şöyle bir gülümsetiyor. Yazar kuşlarla diyolog yöntemini ustaca siyasi ortama uyarlamış.

İkinci öykü 'Seher', aynı zamanda Selahattin Demirtaş'ın kitabının da adı. Seher'de yazar, günümüzde de güncel olan kadın, namus, töre cinayetlerini ele almış. Vasatı aşamayan düz bir anlatımla, öyküden çok olay anlatma biçiminde kaleme alınan öykünün kadın, namus, töre cinayetlerini hatırlatması dışında bir özelliği yok! Öykünün tek olumlu yanı kadın cinayetlerinin, günahsız kızlarımızın namus ve töre adına katledilmesinin bir kez daha kaleme alınmasıdır.  

Bana göre 'Temizlikçi Nazo'  çok güzel bir öykü. Öykü sade, basit, duru, abartısız, akıcı bir şekilde yazılmış. Bu özelliklerle yazılan öykü neredeyse dünyanın tüm dertlerini içine almış. Sınıf çelişkisini, bu çelişkiye karşı direnişin ip uçlarını, haksızlıkları, insanın iki yüzlülüğünü ve daha bir çok çelişkiyi abartmadan, günlük dille okuyucuya sunmuş. 'Temizlikçi Nazo kitabın sevimli öykülerinden biri.

Güzel bir öykü daha: 'Bildiğiniz Gibi Değil',  günlük olarak yaşanan aşk, sevgi, sevme, sevgi adına sahip olma ekseninde bireyin sahip olduğu tüm karmaşasını, çelişkilerini, zaaflarını akıcı bir dille anlatmış Selahattin Demirtaş. Öykünün ana temasının kadının uğradığı haksızlıklar, kadının ezilmişliği, sıkıntıları ve direniş özlemleri olması öyküyü daha da sevimli kılıyor.

‘Cezaevi Mektup Okuma Komisyonuna Mektup' adlı öykü, çok şeyi kısa bir öyküde barındırma başarısı göstermiş. Bu öyküde de ironi çok güzel kullanılarak insani değerler ön plana çıkarılmış.

'Denizkızı' ağır mı ağır dramatik bir yarayı insanın soluğunu kesecek duyarlılıkla anlatan bir öykü. Abartmadan, kısadan, günlük dille savaştan kaçmayı, bu zorluktan yararlanan insan kaçakçılığını ve insani değerleri, duyguları, insanın en acı yanını anlatan bir öykü. Bir yandan insan sevgisinin ne demek olduğunu öte yandan insanın zalimliklerini bir arada kaleme alma başarısı. Kısaca 'Denizkızı' öykü gibi öykü...

'Halep Ezmesi!' Ne diyeyim şimdi ben bu öykü için. O toprakların acı, tatlı, zor, kolay gerçekliğini sıcak bir duyarlılıkla ancak böyle anlatır insan.

'Ah Asuman' bu toprakların insanına özgü müziplikleri, şakaları, dalga geçmeleri ve en çocuksu insani duygularını dile getiren çok tatlı bir öykü. 'Ah Asuman!'

'Annemle Hesaplaşma', ciddi ciddi ustaca yazılmış bir mizah öyküsü. Güncel yaşamın içindeki incelikleri, mizahı, müziplikleri, hınzırlıkları, sıradışı ama tatlı davranışları, ardından bu sıradışı davranışlara karşı hoşgörüyü ustaca harmanlamış ve ortaya canciğer bir öykü çıkarmış. Bu öyküde basit, sade anlatım öykünün dokusuna yakışmış!

'Tarih Kadar Yalnız'  usta işi, yoğun, akıcı, merak uyandıran, aynı zamanda birçok mesajı içinde barındıran, konu, kurgu, içerik olarak aradığında kusur bulamayacağın bir öykü. Bana göre kitabın en güzel öyküsü. Selahattin Demirtaş bu tarz öyküler üzerine yoğunlaşırsa edebiyat dünyası yeni bir yazar daha kazanmış olacak. Bir yandan da ülkemiz çok yönlü siyasetçi örneğiyle tanışmış olacak.

'Seher'in' son öyküsü 'Sonu Muhteşem Olacak.' Bir makale tarzında yazılacak olan kurguyu yazar ustaca öykü şeklinde yazmış. Gelecekle ilgili olumlu düşler, idealler, beklentiler, bölge insanının hak ettiği, özlem duyduğu sosyolojik, siyasi, ekonomik gelişmeler üzerine bir kurgu. Teorinin öykü içinde yoğrulduğu güzel bir çalışma.  

'Seher' için kimi genellemeler yapacak olursam: Öyküler sade, abartısız, sıcak ve içtenikle yazılmış. Bu tarz öykülerin kolay okunmasını sağlamış. İlk öykü kitabı olması nedeniyle olsa gerek, genellikle öyküler olay anlatım biçiminde yazılmış. Başka bir deyimle olayı öykü yapacak süsleme sanatı çok az kullanılmış. Sade, basit, abartısız ve süssüz anlatım yer yer uygunluk sağlamış hatta öyküleri sevimli kılmış ama aynı oranda da öyküde olması gereken yoğunluk, derinlik, psikolojik öğeler ve iç diyaloglar eksik kalmış. Selahattin Demirtaş bilinen biri olmanın avantajını da kullanarak bu yeteneğini daha çok geliştireceğini, sevenlerine sunacağını umuyorum. Başarılar diliyorum.

2017- Öykü Tepesi/ Tirilye

 

M.Şükrü Bilgiç

14.04.2018