Bese Hozat: PKK bu yaklaşımla ne silah bırakır, ne teslim olur!

Bese Hozat: PKK bu yaklaşımla ne silah bırakır, ne teslim olur!

PeyamaKurd - PKK yöneticisi (KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı) Besê Hozat, Medya Haber TV'ye verdiği mülakatta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Hozat, 1 Mart'ta ateşkes ilan ettiklerini hatırlatarak şunları söyledi:

"5 Mayıs'ta PKK'nin 12. Kongresini topladık. PKK'yi feshettik kongrede. Silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldık. Biz şu anda Türkiye'ye karşı silahlı mücadeleyi sonlandırmışız. Türkiye'ye karşı silahlı mücadele vermiyoruz."

"Anayasal düzenlemeler yapılmadan dağdaki gerilla nasıl ovaya inecek?"

Hozat, iktidardan somut adımlar beklediklerini vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yasal, anayasal düzenlemeler yapılmadan dağdaki gerilla nasıl ovaya inecek? Nasıl ovada siyaset yapacak? Ovada siyaset yapması için yasal, anayasal düzenlemeler yapıp siyaset alanı açması, siyaset hakkını tanıması gerekiyor ki, gerilla silahı bırakıp gidip ovada siyaset yapabilsin. Silahlı mücadeleyi Türkiye'ye karşı vermeyen bir güce dönük ne yapacak? Bu güç diyor ki: 'Ben artık silahlı mücadele yürütmeyeceğim. Ben gelip siyaset yapmak istiyorum. Bize yasal, anayasal düzenlemeler yapacak, hukuki düzenlemeler yapacak. Siyaset alanı açılacak ki, Türkiye'ye karşı silah kullanan bu insanlar gidip Türkiye'de siyaset yapabilsin."

Niyeti iyi olan bir devlet, kongre sonrası ikinci gün komisyon kurardı

Hozat, "PKK silah bıraksın. Ondan sonra biz komisyon kuracağız. Komisyon çalışmaya başlayacak’ diyorlar.  Bu ne anlama geliyor? Bu, hiçbir ciddi niyetlerinin, zihniyetlerinin, çözüm zihniyetlerinin, siyasetlerinin olmadığını ortaya koyuyor. Çözüm niyeti olan, çözüm zihniyeti ve politikası olan, PKK kendisini feshettikten, silahlı mücadeleyi durdurduktan — yani bitirme, sonlandırma kararı aldıktan — hemen sonra ikinci gün hemen komisyon oluştururdu, meclisi toplardı, meclis tartışırdı, yasa çıkarırdı. PKK’ye özel bir yasa çıkartırdı, siyaset hakkı tanırdı, yasal ve anayasal düzenlemeler yapardı ve gerilla da çıkardı, giderdi, ovada şehirde siyaset yapardı. Ciddi olan, niyeti iyi olan, çözüm zihniyeti olan bir devlet, bir iktidar bunu yapardı. " dedi.

"12 Mayıs'tan bu yana ortada bir şey yok"

KCK Eş Başkanı, kongre sonrası geçen süreyi eleştirerek, "12 Mayıs'tan bu yana üzerinden ne kadar zaman geçmiş? Şimdi Haziran'dır, Haziran'ın sonlarıdır; hala ortada bir şey yok. Bu kabul edilemez" diye konuştu.

"PKK bu yaklaşımla ne silah bırakır, ne teslim olur"

Hozat, iktidarın "Terörsüz Türkiye ve PKK silah bırakacak, gelip teslim olacak" yaklaşımını reddettiklerini belirterek, "PKK bu yaklaşımla, bu anlayış karşısında ne silah bırakır, ne gelip teslim olur. Bunları, bu tür gündemleri, bu tür değerlendirmeleri de şiddetle eleştiriyoruz ve reddediyoruz" ifadelerini kullandı.

Hozat, İsrail-İran savaşının bölgesel etkilerine dikkat çekerek, "Bölge şu anda cehenneme dönmüş durumda. Bu ateş Türkiye'ye sıçrar. Türkiye'nin bu durumdan kendisini kurtarmasının tek yolu, Kürtlerle kesinlikle stratejik ilişki ve ittifaktır" değerlendirmesinde bulundu.

'Judenrat eşittir işbirlikçi'

Öcalan'ın kongre metninde yer alan "Judenrat"  benzetmesini yorumlayan Besê Hozat, bu ifadeyi "işbirlikçi hain çizgi" olarak tanımladı. Judenrat benzetmesinin, günümüzde "Kürtlere düşmanlık eden, Kürtlere saldıran, kendine konforlu bir yaşam alanı oluşturmak için Kürt düşmanlarıyla işbirliği yapan, kontralık ve tetikçilik yapan Kürtler için kullanıldığını" söyledi.

Hozat, etnik kimliği Kürt olmasına rağmen Kürt düşmanı olan bu kişilerin siyasette, ticarette ve basında var olduğunu belirterek, hepsini ismen bildiğini ifade etti. "Soykırım ve savaş politikalarını meşrulaştırıyor. Judenrat'tır. Bu işbirlikçi hain çizgidir. Judenrat eşittir işbirlikçi hain çizgidir. Bunu kim inkar edebilir?" ifadelerini kullandı.

"Yahudilerin Kürtlere ilgisi gerçekten çok fazla olmuştur"

Yahudilerin Kürtlere ilgisi gerçekten çok fazla olmuştur. Kürtlerle ilişkiyi çok önemsemişlerdir. Hatta tarihte Yahudiler bir kayıp kavimlerinin olduğunu söylüyorlar ve bu kavmin de Yahudi-Kürt kavmi olduğunu belirtiyorlar. Tarihte bunlar geçiyor. Yok mudur Kürt Yahudiler? Var. Özellikle Musul’da, Başûr’da. Hakkari’ye kadar birçok yerde. Birçok halktan da vardır Yahudi kesimler.

Kürtler açısından da tarih boyunca öyledir. Yahudilerin, Güney Kürdistan’da da bu federasyonlaşma süreci, Güney Kürdistan’da verilen mücadele, Saddam diktatörlüğüne karşı Başûr’da Kürtlere çok desteği olmuştur. Bunu biz söylemiyoruz, tarih yazıyor. Gerçektir bunlar. 

Kürtler bölgede stratejik güçtür. Kim Kürtlerle ilişkilenirse, kim Kürtlerle ilişkileri geliştirirse, kim Kürtlerle ittifak geliştirirse o bölgede üstünlüğü elde ediyor. Bölgenin temel, stratejik gücü olmada Kürtlerle stratejik ilişki, ittifak neredeyse belirleyici diyebileceğimiz bir rol oynuyor. Şimdi herkes bunu düşünüyor. Türkiye de bunu tartışıyor. Tartışmıyor mu? Tartışıyor.

İşte bu sürecin bir nedeni de o tartışmalardır. Barış ve demokratik toplum sürecinin bir boyutu da odur. Bunu İsrail de tartışıyor, Araplar da, Farslar da tartışıyor.

Kürtlerin Farslarla ilişkisi de çok kadimdir, tarihidir. Türklerle ilişkisi de bin yıllık bir ilişkidir. Yahudilerle ilişkisi binlerce yıllık bir ilişkidir. 

Bu Haber 328 defa okunmuştur.