Bir AİHM Başkanı
Prof. Dr. Mehmet Altan, 31 Ağustos 2020 tarihinde, AİHM Başkanı Robert Spano’ya yazdığı açık mektupda şöyle diyor: ‘Yüzlerce öğretim görevlisini okuldan atan bir üniversitenin fahrî üyesi olmak bilmiyorum ne kadar övünç verici’(artıgerçek, 1 Eylül 2020)
Prof. Dr. Eser Karakaş, 31 Ağustos 2020 tarihli KHK Durumumun İlamı ve Bir Fahri Doktora yazısında üniversitenin durumunu, üniversitenin mağdur ettiği akademisyenlerin AİHMle ilişkilerini şu şekilde dile getiriyor. ‘Hukuk devleti ilkesinin ayaklar altına alındığı bir ülkenin yüzlerce öğretim elemanını sorgusuz sualsiz işinden atan bir üniversitesinden fahri doktora almak acaba AİHM’in kurumsal kimliğine, Robert Spano’nun kariyerine ne katkı sağlayacak, gerçekten çok merak ediyorum.
Bu çok ama çok yanlış fahri doktora meselesi sadece Robert Spano’yu (AİHM Başkanı) ilgilendirse hiç dert değil ama AİHM’in kurumsal prestijinin zedelenmesinin herkese, tüm Avrupa’ya, tüm Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin vatandaşlarına, biz de dahiliz buna, zararı büyük’.(artıgerçek, 1 Eylül 2020)
AİHM Emekli yargıçlarından, Rıza Türmen, 31 Ağustos 2020 tarihli yazısında, "AİHM’in yeni başkanı, Türkiye’deki insan hakları ihlallerini, keyfi ve siyasi tutuklamaları, yargı bağımsızlığı sorunlarını söz konusu edecek mi, AİHM kararlarının neden uygulanmadığını sorgulayarak "Bu ne biçim hukuk devleti" diyecek mi?" diye sordu (artıgerçek,31 Ağustos 2020)
Can Dündar, 4 Eylül 2020 tarihli konuşmasında, ‘Yoksa Spano’nun Derdi Param mı?’ şeklinde bir soru sordu. (artıgerçek, 2 Eylül 2020)
HDP Eşbaşkanı Prof. Dr. Mithat Sancar, AİHM Başkanı Robert Spano’ya gönderdiği bir açık mektupda, ‘Fahri doktorayı kabul kararınızı tekrar gözden geçinin yazdı.(artıgerçek, 2 Eylül 2020)
İHD, 2 Eylül 2020 tarihinde AİHM Başkanı Robet Spano’ya yazdığı bir açık mektupda, Türkiye’de yaşanan hak ihlallerini açıkladı. Örneklerle, hükümetin AİHM kararlarını uygulamadığını anlattı.
Ahmet Altan’ın ve Mehmet Altan’ın avukatı Figen Çalıkuşu, Robert Spano’yu Silivri’ye davet etti. Şu görüşleri de dile getirdi: “Bu ziyaret rutin bir protokol ziyareti gibi sıradanlaştırılamaz. Çünkü Türkiye bireysel başvurular ile AİHM önünde en çok dosyası olan 2. ülke. Bu ne demek; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde teminat altına alınan hak ihlallerinde başı çeken ülke demek. Robert Spano’nun, hukuk ve adalet talebinin koyulaşarak arttığı bu dönemde yaptığı ziyarette, savunma dahi almadan yüzlerce akademisyeni ihraç eden İstanbul Üniversitesi’nden fahri doktora da alacak olması, AİHM’de hak arayan binlerce başvurucu için endişe kaynağı olacaktır.” (artıgerçek, 2 Eylül 2020)
HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş, Robert Spano’ya seslendi. Uluslararası bir mahkemenin başkanının, insan haklarını sürekli ihlal eden, AİHM kararlarını uygulamayan, bir devletin, tartışmalı bir kurumundan Fahri doktora unvanı almaması gerektiğini vurguladı. (artıgerçek, Eylül 2020)
HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da Twitter hesabından konuya ilişkin “AİHM Başkanı Robert Spano!!! Yarın Türkiye’ye geliyorsunuz. Yıllardır ihlal cezası verdiğiniz ilk 3 ülke arasında yer alan ülkeye geliyorsunuz. Zalimce, Anayasa’yı çiğneyerek yüzlerce akademisyeni ihraç eden bir üniversiteden ödül alacaksınız. Hiç yakışıyor mu bir yargı merciine?” değerlendirmesini yaptı.( Evrensel 4 Eylül 2020)
AİHM Başkanı Robert Spano, bütün bu uyarmalara ve eleştirilere rağmen Türkiye’ye geldi. İÜ Hukuk Fakültesi’nde Fahri Hukuk Doktorası Beratı’nı aldı. Türkiye Adalet Akademisi’nde bir toplantıya katıldı. Burada yaptığı konuşmada, ‘iktidardaki kişiler mahkemeleri kontrol edemez’ dedi. Ama iki-üç gün boyunca hep, mahkemeleri kontrol eden kişilerle oturup kalktı. Ne adil yargı için can veren kişileri andı ne de AİHM’nin kararlarını uygulamayanlara karşı bir söz söyledi, ne de bu kararların uygulanmamasından dolayı mağdur olan kişileri, kurumları vs. ziyaret etti. Bir anlamda, AİHM’nin itibarına önemli bir çizik attı. Halbuki uluslararası bir mahkemenin başkanının, mahkemenin itibarını korumak için çaba sarfetmesi, Türkiye’den gelen böyle bir davet kabul etmemesi gerekirdi. ‘Türkiye AİHM kararlarını uygulamıyor, bu davetin bu ilişkilere olumlu bir katkı sunacağını düşünmüyorum’ gibi bir açıklama yapması gerekirdi. Mahkemenin böyle dik durması, Türkiye’de, dünyada, hak-hukuk peşinde koşanlar için büyük bir moral olacaktı. Uluslararası bir hukuk mahkemesinin, başkanının, bu unvanının gücüyle, bir turist gibi dolaşması yakışık almaz. Bütün bu süreç mahkemeyi yozlaştırır.
Bu arada, Robert Spano’nun, Mardin’de AKP Kadın Kolundan kadınlarla bir fotoğrafı yayımlandı. Daha sonra bu fotoğrafın silindiği duyuruldu. Ragıp Duran, bu geziyi, ‘AİHM Başkanı Mardin’e Çay Toplamaya Gitti’ başlıklı bir yazı ile eleştirdi. (artıgerçek, 10 Eylül 2020)
9 Eylül 2020 Tarihli Le Monde Gazetesi ise AİHM Başkanının bu gezisini ’Türkiye'ye gelen AİHM Başkanı'na: Dalkavukluk ile eğilip bükülme arasında’ başlığıyla değerlendirdi.
Can Dündar, "Yoksa Spano’nun Derdi Param mı? şeklinde bir soru sormuştu. AİHM’nden emekli Rıza Türmen ise, para sorununun söz konusu olmadığını sandığını söylemişti.
AİHM’nde para sorunu söz konusu olsa bile, AİHM Başkanı’nın, mahkeme kararlarını uygulamayan devletlere ziyaret yaparak ödenen aidatın yükseltilmesini talep etmesi sakıncalı bir yoldur. Böyle bir sorun varsa, yapılacak ilk iş masrafları düşürmek olmalıdır.
Bir Fahri Doktoranın Kısa Hikayesi
1982’de, İÜ Hukuk Fakültesi Kenan Evren’e ‘Fahri Doktora Beratı’ verdi. Kenan Evren, 12 Eylül Askeri Darbesi’nin lideriydi. Darbenin yaptığı ilk iş,1961 Anayasası’nı lağvetmek, TBMM’nin kapatmak, siyasal partileri kapatmak olmuştu. İÜ Hukuk Fakültesi’nin böyle bir darbe liderine ‘Fahri Hukuk Doktorası Beratı’ vermesi bilim bilincinden ve hukuk bilincinden yoksun olduğunu gösterir.
Hukuk Fakültesi, bu kararını, İstanbul Üniversitesi’ne bildirir. İÜ ise, bu karar üzerine, ‘Kenan Evren’e Fahri Hukuk doktorası çok azdır, en azından profesörlük vermek gerekir…’ şeklinde bir karar alır. Dikkat edelim, bu rektörün bir kararı değildir, İÜ Senatosu’nu kararıdır. Bu karar, İÜ’nin, bilim anlayışından, hukuk bilincinden, demokratik değerlerden ne kadar uzak durduğunu ortaya koyar.
İstanbul Üniversitesi bu kararını YÖK’e bildirdi. Bu haberler basına yansıyınca, birçok üniversiteden Kenan Evren’e Fahri Doktora verme yarışı başladı. O zaman, Türkiye’de 28 üniversite vardı. Bunun üzerine YÖK şöyle bir karar aldı. ‘Kenan Evren’in, bu kadar işi arasında, Ankara’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Kars’, Kars’tan Antalya’ya, Antalya’dan Trabzon’’a, Trabzon’dan Edirne’ye vs. seyahati uygun olmaz. Biz YÖK olarak, bütün Türkiye üniversiteleri adına Kenan Evren’e Profesör unvanı veriyoruz.’ Bu karar, YÖK’ün bilim bilincinden ve hukuk bilincinden, demokrasi bilincinden ne kadar uzak olduğunu göstermektedir.
İÜ Hukuk Fakültesi için, Türkiye’nin en eski bilim kurumlarından birisidir, denilir. Darul Funun’dan kalmadır. Ama, muktedire, resmi ideolojiye itaat söz konusu olduğu zaman, en eskinin ve en yeninin tutumları arasında fark yoktur.
Bu arada, Bir Fahri Doktoranın Kısa Hikayesi’yle ilgili olarak küçük bir notu daha düşmek gerekir: Kendisine Fahri Hukuk Doktorası verilmesini Kenan Evren’in bizzat kendisi istemiş. ‘Ama bu benim isteğimle oluyor gibi olmasın, herşey, Hukuk Fakültesi’nin, İstanbul Üniversitesi’nin inisiyatifi içinde olsun…’ demiş.
Dikkat edelim. Kenan Evren’e 1982 yılında Fahri Hukuk Doktorası Beratı veren İÜ Hukuk Fakültesi, 38 yıl sonra da AİHM Başkanı Robert Spano’ya Fahri Hukuk Doktorası Beratı verdi.
16 Eylül günü, basın, AİHM’nin, AİHM Başkanı Robert Spano’nun, Türkiye gezisini savunan, eleştirilerin haksızlığını dile getiren bir açıklamasını yayımladı. Bu, AİHM kararlarının yaptırım gücünün gittikçe azaldığını, gelecekte etkisinin daha zayıflayacağını göstermektedir.
AİHM Başkanı, mahkeme kararlarını bilinçli olarak uygulamayan bir devleti ziyaret ediyor. Yöneticilerle görüşüyor. Ama bu yöneticilerle yaptığı görüşmelerde, mahkeme kararlarının uygulanmamasının sakıncalarından hiç söz etmiyor. Sadece bu yöneticilerle görüşüyor. Anayasal hakları ihlal edilen kişi ve kurumlarla, AİHM kararlarının uygulanmamasından mağdur ola kişi ve kurumlarla hiçbir bir görüşme yapmıyor. Bu süreç başka türlü nasıl değerlendirilebilir?
Yazarın Diğer yazıları : http://www.peyamakurd.info/Niviskar/halepce-arsivlerinin-yakilmasi-ve-kdp-ye-saldiri
(℗) PeyamaKurd
Bu makale yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. PeyamaKurd'un yayın politikası ve editoryal paradigması ile her zaman uyumlu olmak zorunluluğu yoktur.
Bu Makale 42103 defa okunmuştur.