Geçmişi unutanlar geleceğe yön veremezler

Dünyada ulusal kurtuluş hareketleri tarihinde hiçbiri Kürt milletinin özgürlük mücadelesi kadar uzun sürmemiştir. Bir değil birçok düşmana karşı direnen ve hala devam eden şanlı destanımsı benzeri bir hareket yoktur.

Yüz yıllık mücadele tarihinde çok ağır bedellerle bastırılan isyan hareketleri bölgenin otoriter, faşizan ve katliamcı rejimlerine rağmen Kürtleri yok edemediler. Unutturmak istedikleri varlıklarını, ulusal bilinçlerini ve diriliş ruhunu hala tehdit olarak görüyorlar.

Dünden bugüne Kürtlerin ulusal direnişlerinin neden bu kadar uzun zaman sürdüğüne bakacak olursak, Kürlerin tarihsel hafızalarında geleceğe yönelik yol haritası belirlemede hedeflerini doğru tayin etmiş olurlar. Onun için bugün bölgede güç dengelerini ve konjektürel durumu gözden geçirmekte yarar var.

Geçmişte emperyal güçlerin bölge üzerindeki sömürgeci hesapları işgalci böl yönet politikaları ile dizayn ediliyordu. Çıkarları gereği güçlüden yana destek vererek yapay devletler oluşturdular.  

Bu yapay devletlerle (Sykes-Picot projesi) müttefiklik ilişkilerini sürdürdüler günümüze kadar. Ancak demokratik halk dinamikleri ile oluşmayan iktidarlar otoriterleşerek egemenlik alanlarında temel hak ve özgürlükleri bastırdılar.
Irak’ta ve Suriye de Arap milliyetçiliğine dayalı baas rejiminin ürettiği diktatörlükler ırakta Saddam Hüseyin, Suriye’de Hafız Esed ve oğlu Beşer Esed le sürdürülen iktidarları bölge halklarına ve Kürtlere kan kusturdular.

Türkiye’de ise Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşu tek millet esasına dayalı Kürtleri yok sayan ve Türk milleti egemenliği potasında eriten, asimilasyoncu resmi ideolojinin inkarcı politikaları ile halen devam etmektedir.

Cumhuriyet dönemin milli direniş hareketlerine uygulanan baskı ve jenosit katliamlar tarihi kayıtlardadır.

İran da mezhepçi totaliter rejimin demokrasiye olan tahammülsüzlüğü, varlığını terör kullanarak devam ettirirken, yayılmacı politikası ile bölgeyi adeta istikrarsızlaştırmıştır. Ülkesinde, Amerikan düşmanlığını meşrulaştırarak ayakta kalma mücadelesini sürdürmektedir.

İçinde bulunduğumuz dönemde, Ortadoğu’nun otoriter rejimlerinin yarattığı toplumsal kaosun derinleşerek iç çatışmalara neden olduğu gerçeği her yönüyle görülmektedir. Uluslararası küresel sermaye için de sorun teşkil etmektedir. Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılmasına emperyal güçlerin ortak çıkar dengeleri üzerinden oluşacaktır.

Ancak dünden farklı güce dayalı zoraki işgal yöntemleri geçerli değil. Uluslararası hukukta geçerli olan devletlerin toprak bütünlüğü engel teşkil etmekte. Şimdi sermaye demokratik değerlerle oluşacak siyasi istikrar alanlarını tercih etmektedir.

Dünya bugün geçte olsa Kürtlerin özgürlük mücadelesi ile ortaya çıkan tarihi rollerini bölgenin istikrarında, demokratikleşmesinde en dinamik güç olarak görmektedir.

Kürtler Dünya gündeminde bu kadar önemli yeni paradigmayı ulusal demokratik haklarında kendi içlerinde birlik oluşturarak uluslararası diasporada siyasal kazanımlara dönüştürmelidirler.

Bağımsız Devlet olmada kendi geleceklerini tayin hakkını uluslararası kurumlarda yer alarak gerçekleştirmelidirler. Bu Süreçte Kürt siyasi ve kurumlarına önemli görevler düşmektedir.

Türkiye’de, Kürtler adına siyaset yapan ve biz Kürt partisi değiliz diyen HDP içindeki marjinal, Stalinist solun, ütopik anti emperyalist tezlerin, Kürt milletinin sırtına bindirmeleri, hedef saptırtmaktan başka bir niyet ifade etmez. Kürt siyaseti bundan sonrası için ulusalcı milli hatta yer alan partilerin birlik oluşturarak siyasete yön vermeleri tarihi bir zorunluluktur.

Suriye’de, PYD’nin ulusal saflarda yer alması ulusal birlik için çok önem arz etmektedir. Suriye’nin demokratikleşmesi onların direnişi ile gerçekleşemez. PYD’nin, ENKS ve diğer bileşenlere karşı olan dayatma anlayışı ile hedeflenen demokratik birlik inşa edilemez.

Ancak birlikte hareket ederek, Güney Kürdistan modelini de esas alarak, barışçıl yöntemlerle kazanımlarını kendi kendilerini yönetme hakkını elde edebilirler.

Geleceğe yönelik dört parçada Kürtlerin ulusal birliği, dayanışmasında tarihi bir rol, özgürlük mücadelelerini şehitlerinin ruhu ile taçlandırılmış olurlar.

Yazımı Kürt siyasetinde çok anlamlı bir sözle bitiriyorum.

Geçmişi unutanlar geleceğe yön veremezler.
 

 

Lütfü Kivanç

14.03.2019