Lütfü Kivanç, Ne Kerkük’te ne de Efrin’de oynadığınız oyunlar sizi...

Ne Kerkük’te ne de Efrin’de oynadığınız oyunlar sizleri kurtaramayacaktır.

Kürtler hiçbir zaman istilacı olmadılar, hep kendilerine ait topraklarda kendilerini istilacı güçleri koruma mücadelesi verdiler. Sayın Başkan Mesud Barzani’nin “Dünyanın gücü elimizde olsa başkalarının haklarına saldırmayacağız. Bizim halkımıza saldıranlara karşı da sonuna kadar direneceğiz” sözü bu milletin asaletini ve cesaretini gösterir.
Ne Kerkük’te ne de Efrin’de oynadığınız oyunlar sizleri kurtaramayacaktır.

 

Sınırlarınızın güvenliğini dikenli tellerle çözemediniz. Beton duvarlar örerek çözemediniz. Güvenlikli bölgelerle çözemediniz. Öyleyse bu hesapta bir yanlışlık var demektir. Şimdi ise en korkunç olanını seçtiniz. Tüm bariyerleri yıkıp Afrin’e bir savaş cephesi açarak “terör güçlerini” yok etmeyi haklı bir gerekçe, uluslararası devletlerin güvenliği için meşruiyet nedenini bahane ediyorsunuz. 

Diğer yandan iç siyaset’te kamuoyunun nabzı için hamasetçi şovenist söylemlerle kendi iktidar hesaplarınıza zemin oluşturma çabaları içerisindesiniz, yazık!

Özgürlük demokrasi barış köprülerini yıkarak salt güvenlikçi şiddete şiddet karşılığı yaklaşımlarla önlenmiş olsaydı 35 yıldır devam eden “terörün” sonu gelirdi, ama bu bitmedi ve bitmeyecek. Çünkü sorunun temelinde ‘Kürt halkının temel hak ve özgürlükleri’ gibi görmezlikten gelinen red ve inkar politikaları yatıyor. 

Terör demokratik çözüm yollarının tıkandığı yerlerde ortaya çıkar. Yıllardır büyük tahribatlarla boğuşan ve haliyle çözülemeyen Kürt sorununda, Kürt cephesinde sorunu terörize eden PKK ve devlet cephesinde siyasi iktidarların red ve inkar politikalari yatmaktadır.
Halk ise yıllardır bu iki güç arasında özgür bir irade belirleyememiştir. İnanıyorum ki, bu savaş her iki tarafın da gerçek yüzünü ortaya çıkaracaktır. 

Çok ağır bedellere rağmen mazlum Kürt halkının özgürlük mücadelesi ne devletin terör bahanesi ile şiddetin meşruiyetine ne de PKK’nın Kürt halkı adına yürüttügü ideolojik paramiliter vekalet savaşlarına kurban edilmeyecektir.

“Kin ve nefret tohumları barışa katkı sunmaz”

Hamasetçi iç siyaset algıları üzerinden oluşturulan hesaplarla halklar arası kin ve nefret tohumları barışa katkı sunamaz.
Ne Sykes-Picot sınırları ne de sizin sınırlarınız özgürlüğe engel olamayacaktır. Özgürlük, demokrasi ve barışın insanlığın ortak değerleri olduğunu bilmelisiniz.

Emperyal güçlerin oluşturduğu sınırlar devletler başlarına getirdikleri diktatörlerin baskıları karşısında halkların uyanışı, demokratik talepleri zora, zulme dayalı egemenliklerini sarsıyor. Kanlı iktidar hırslarını sürdürmek için halklar arası din, mezhep, etnik kimlik çatışmalarını körüklüyerek radikal unsurlarla vekalet savaşlarını alan kapma yarışında acımasızca kin ve nefret tohumları ekerek paramiliter çeteleri kendi egemenlik hesapları için savaşın aparatı olarak kullanıyorlar.

“Başkalarının haklarına saldırmayacağız”

Kim zorbalığa dayalı güç kullanırsa kaybedecektir. Kürtler zorba barbar yönetimlerden çok çekti bundan sonra ise kaybedecekleri hiçbir şey olmayacaktır. Çünkü Kürtler özgürlüğün en ağır bedellerini yüzyıllardır ödeyerek bugüne kadar geldiler. Tarih onları haklı kılacaktır. 

Kürtler hiçbir zaman istilacı olmadılar, hep kendilerine ait topraklarda kendilerini istilacı güçleri koruma mücadelesi verdiler. Sayın Başkan Mesud Barzani’nin “Dünyanın gücü elimizde olsa başkalarının haklarına saldırmayacağız. Bizim halkımıza saldıranlara karşı da sonuna kadar direneceğiz” sözü bu milletin asaletini ve cesaretini gösterir.
Ne Kerkük’te ne de Efrin’de oynadığınız oyunlar sizleri kurtaramayacaktır.

Lütfü Kıvanç

26.03.2018