Lütfü Kıvanç yazdı, Seçimler ve Kürtlerin Tavrı…

K.C.K. üst yönetiminden Mustafa Karasu, ‘HDP Kürt Partisi’ değildir mesajı ile gündemi zehirledi ve iyi niyetli birlik ruhunu her zamanki gibi kendi mecralarına, ajandalarına çektiler.
 

Bir önceki ‘’Ulusal Birliğin İnşası’’ başlıklı yazımda yakın zamanda Kürdistan’ın bağımsızlığına karşı bölge rejimlerinin saldırgan tutumları ile Kerkük ve Afrin’de oynanan oyunlar Kürt siyasetinde birlik ruhunu yaratır düşünüyordum. Benimki salt iyi niyetli bir hayıflanmaymış sadece.
Türkiye de erken seçimle başlayan seçim ittifakları, iktidarın acizliği ve yanlış politikaları sonucu ortaya çıkmıştır. Erken seçim kararı sonucu sorunlara çözüm üretemeyen devlet yapılanması ise iktidarı zora sokmuştur. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek statükocu tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan esasına dayalı, salt Türk milleti egemenliğine dayalı zihniyet günümüz dünyasında halkların birlikte barış içinde eşit demokratik haklarına herhangi bir çözüm üretememiştir.
Şimdi yine zevahiri kurtarma, devletin bekası gibi eski anlayış yeniden gündeme getirilerek ortada var olan duruma yönelik seçim ile çare arıyorlar.
Ne gariptir ki bu seçimlerde oluşan ittifaklar dünü aratmayacak cinsten. Hatta trajikomik hikâyeleri anımsatıyor.

“Asıl mesele Kürtlerin pozisyonu”

Asıl mesele Kürtler cephesinin aldığı pozisyon. Kürtler de ne oluyor bizlerde bir ittifak oluşturalım dediler.
En büyük parti olarak sahada Kürtler adına siyaset yapan bir tek HDP bulunuyor. Herkesi bir telaş bir heyecan sardı. Kürt siyasetinde güçlü olanın pazarlık gücü var tabi. Namus belasına HDP çatısı altında nasıl bir birlik oluşturabiliriz arayışları başladı.

Kürdistani ulusal birlik cephesi bu seçim de heba olmasın diye son yaşanan olaylarda Kerkük, Afrin ve Hendek başarısızlıklarından ders almıştır belki diye iyi niyetle seçim bloku oluşturma görüşmelerini başlattılar. Ulusalcı Kürt kanat ta beş parti, grup seçimlerde ortak bir dayanışma bloğu başlattılar.
Bu girişim ilk defa birbirlerinden farklı yerlerde duran ama tarihsel bir fırsatı ulusal birlik ruhu ile Kürt halkına karşı ortak duruş sergileme ve mücadele saflarında güven aşılama girişimiydi.


Ne var ki Kürtler arasında başlayan bu yakınlaşmadan rahatsız olan unsurlar, ayrışmaların fitilini çekti. Silahlı kanattan gelen uyarılar ve içerdeki işbirlikçileri ile durum sabote edildi.
K.C.K. üst yönetiminden Mustafa Karasu, ‘HDP Kürt Partisi’ değildir mesajı ile gündemi zehirledi ve iyi niyetli birlik ruhunu her zamanki gibi kendi mecralarına, ajandalarına çektiler.
 

Geçmişte buna benzer çok provokasyonlar yaşandı. Bu demek oluyor ki hala da devam ediyor. Böylelikle HDP ile başlatılan Türkiyelileşme ve sisteme entegrasyon projesi bir kez daha gerçek yüzünü ortaya koydu.

Kürt siyaseti bundan sonrası için; ulusalcı, milli ve hatta örgütlenmeyi Kürt halkının kendi geleceği için kendi öz dinamizmi ile legal alanda partileşmeye hız vermelidir. Ulusal hatta halkın özgür iradesi ile siyasi tercihlerini hiçbir baskı ve örgüt iradesinden yana öfke ile değil, ulusal bilinçle demokratik hak ve özgürlüklerine sahip çıkabilecekleri bir umut bir yol açılmalıdır.

 

Lütfü Kıvanç

25.05.2018