Kürd düşmanlığı, Cenabet Cübbelilerin eliyle nasıl pompalanıyor…

Her halde Toplum için nasıl bir tehlike oldukları bilindiğinden söz hakkı hiç olmamış, hatta hiç bir ortamda yer verilmemiş, dışlanmış, anlama anlatma anlaşılma divanına uğramamış bir topluluğun;

yalancı, çıkarcı, doyumsuz, bencil, hırsız, kişilik sorunu yaşayan, anti sosyal ve karaktersizliği cehalet ile buluşturmuş, küstahlığı öz güven ile karıştırmış, soysuz, sonradan görme, ucube bir neslin (beradayilerin);

Sahte yaklaşımlar, sahte gülüşler, sahte yüzlerle şartlandırılmış, Sahte imanla yoğrulmuş, saldırgan birer vahşilere dönüştürülme deneyinin tam ortasındayız sanki.

Dışardan bakınca

Hafıza kaybı yaşıyorlarmış gibi algılanan,

İnkar, unutma, kabullenmeme, inat ve hırsın bağımlılık yaptığı, bu yapayalnız kalmışlığın,

Bu izole edilmiş yalnızlığın;

İman dolu haklılığa karşı, savaş ve katliamları göze aldığı yeni bir dönemi yaşıyoruz.

Beradayilerin hükümranlığında,

Korkunç bir Hikâyenin ilk sayfalarının ürkütücü iğrençliğine hapsedildik birer birer.

Hepimiz bu ürkütücü hikayenin en saçma paragrafını defalarca okumaya mecbur bırakılıyoruz.

Güneş batmayan imparatorluğun SYKES/PİCOT ile enjekte ettiği zehrin,

IQ‘ü düşük ZOMBİ BEYİNLERİ nasıl ele geçirdiğini, Zerk edilen Zehrin,

Bu Beradayi nesli nasıl bir vahşi canavara dönüştürdüğünü,

Saçma sapan TURAN Filmleri ile sokağa dökülen bu Münafık Irkçı/İslamcı güruhun,

Öldürmek için gömdükleri silahlarının bile olduğunu öğreniyoruz dehşete kapılarak....

Aslında Yeninin eskiye,

Modernin geriye, çağdaşlığın ilkelliğe karşı mücadelesi değil,

Soysuzluğun Asalete,

Palazlanan Beradayiliğin Efendiliğe,

Yalan yanlış bilgilerle yoğrulmuş cehaletin Bilgeliğe,

Küstahlığın Samimiyete karşı kalleşçe taarruzlarına tanıklık ediyoruz.

SYKES/PİCOT unsurlarının dinle yoğrulmuş ırkçı tacizleri ile plastik sandalye gerillacılığın kaos tellallığı ne çok benziyor birbirine…

Aile, Anne, Baba, Kardeş, sevgili, yar, KÖK, Devlet ve Aidiyete olan düşmanlıkları ne çok benziyor birbirine…

Kürdistan’a olan düşmanlık ve nefret nasılda köreltmiş bunları.

Uçan tanklar saçmalığına inanan, geri zekalı halk yığınlarına,

Kürd düşmanlığı ve KÜRDİSTAN NEFRETİ, Cenabet Cübbelilerin eliyle nasılda pompalanıyor.

Yok oluşa doğru gittiklerinin, Dirhem-Dirhem eridiklerinin farkında bile değiller.

Ekrat’dan - Etrak’a (Kürtten Türk’e) devşirilen bu Beradayiliğin, Maymunluğu aslında (100 yıllık günah) dehşetli zamanların da sırrının itirafıdır.

İslam Beldesi

KÜRDİSTAN’Â OSMANÎ’nin 

KÜSTAHLIK olduğunu, bağımlı ET-RAK maymunlarına dönüştürülmüş, “EKRAT” torunlarına söyletme sanatı da, Etkili bir SYKES/PİCOT dönüştürme programı  olarak özetlenir..

Hiç kimse de demiyor ki;

Sana ne HEWLER’DEN

Sana ne ZAHO’DAN

Sana ne Süleymaniye ve Qamışlo ‘dan.

Sana ne IRAK ve SURİYE yapay saçmalıklarından ayrılmak isteyen Kürdlerden…

Sana ne İran Irak ve Suriye’den ayrılmak isteyen Kürdistan’dan…

Kürdistan Türklerindir diyemiyorsun.

Kürdistan Kürtlerindir diyemiyorsun.

Bedelli askerlik yapmış, Gemisi olan,

Kumarbaz göbekli bir oğulun babası olarak düz Bir Miletvekili olarak hatıralarda kalacaksın “Devşirilmiş Beradayilerin Tezahüratları” eşliğinde…

Ne Menderes, ne Özal gibi anılmayacaksın,

Pelikan Yalısı’nda Yörük Ahmet’e tezgah planlayanların son yanlış projesi olarak kalacaksın.

Kürtlere devlet kurdurmak küstahlık değil,

İlahi bir gereklilik islami bir sorumluluktur.

Filistin/ Bulgaristan/ Azerbaycan/ Ermenistan/ KKTC/ Bosna Bağımsız devletlerinin varoluşu Küstahlık değildir. İrili ufaklı 22 Türk devleti ve 24 Arap devleti bir Küstahlık değilse, Kürdistan’a Osmani’de öyle bir Küstahlık değildir.

Yoksa Misak-î Milli bir Türk - Kürt federasyonunu ifade etmiyor muydu ?

Mustafa Kemal, Misak-î Milli sınırlarını tanımlarken "bu hudut ordumuz tarafından silahla müdafaa olunduğu gibi aynı zamanda Türk ve Kürt unsurlarıyla meskun vatan parçasıdır’’ demedi mi ?

Kürdistan’nın varlığının ve Mazlumiyetinin belegeli ispatı bugün İlhak gerekçesi olarak görülen 5 Haziran 1926 Ankara Antlaşmasıdır aslında…

Bu Antlaşma; bir o kadar da Kürt’ler ve Kürdistan’a Osmani gerçeğinin ARAP IRKÇILIĞININ gazabına bırakılması antlaşmasıdır.

Bu Anlaşma;

Aynı zamanda Kürtlere dair herşeyin “kontrollü bahaneler” ile ihlal edilebilmesinin antlaşmasıdır.

Muğlak bırakılan bazı maddeler ile, önü açılmış bir istila antlaşmasıdır.

Bu Antlaşma;

Bir Ramazan Bayramı Arefesinde,

Türkiye Kürtlerinin de kaderini belirleyecek bir seçimin öncesinde, acı çeken yüreklere su serpmek adına, rehin tuttukları kamu görevlilerini serbest bırakma fedakarlığında bile bulunamayan, “İran İstihbaratı tarafından korunan” “Plastik Sandalye gerillacılığının” büyük sırrını da gizleyen kodlara sahip bir anlaşmadır.

Bu antlaşma;

Birleşik Devlette etkili konumlarda olan ve Necip Fazılların ilham kaynağı olan

Şehid edilmiş

KÜRD ARİSTOKRATLARI BARZANİLER

BEDİRXANİLER

BERZENCİLER

NAKŞİBENDİ SAİD’LER

SEYYİD ABDULKADİR NEHRİ’LER

DERSİMDEN SEYYİD RIZA’LAR

Sürgünde planlı bir motosiklet kazası sonucu katledilen İHSAN NURİ PAŞA’ların,

Ruhunu yok etme Anlaşmasıdır.

Tüm bunların karşısında

İman ile dimdik duran bir Asaleti,

Yağmacı/İstilacılığın İNKAR ve İŞGAL Küstahlığına vurulan en etkili tokatı,

KEK MESUD BARZANİ’yi hatırlatmak farz oldu bizlere,

bu Asaletin; Cesarete ilham veren İlahi bir Mühür olduğunu ve bununda Aklın en mükemmelini kullanabilmekten geçtiğini hatırlatmak farz oldu bizlere.

Sen IRAK CUMHURBAŞKANLIĞINI kabul etmeyerek Soysuzluğun ve Küstahlığın yüzüne vurulan en büyük Tokat oldun...

 

Veysel Göker/

08.06.2018