Konjonktür Erdoğan’ın aleyhinde

İnsan kafasını iki elinin arasına koyup hayaline binip seyre ve sefere çıktığında vay be demeden kendisini tutamıyor. Kaderin cilvesi iç içte giriftar sırlarla doludur. Okyanus kıyısı kazanla kafan diğer dünya ucu Sumatraya kadar İslam alemi olarak kendilerini isimlendiren milletlere bakın ki sosyo ekonomik ne durumdadırlar. Daireyi biraz daha daralttığımızda ise Orta Doğu denilen kan gölünü görüyüz. Çemberi makrodan, mikroya indirgediğimizde ise Türkiye’yi bir mayın tarlası ve daha merkeze geldiğimizde AKP’nin hali pürmenemi görebiliriz.

Bu gördüklerimiz karşısında hep şunu sorasım gelir kendi nefsimden, "Acaba biz mi çok safdil idik yoksa beyler, reisler ya da filan ibn-i bêvanlar mı çok ifrittiler?" 

Sırasıyla menfaat virajlarında arkadaşlarını tek tek savuran AKP’nin 1 numaralı zatı hatırlayacağınız üzere 2007 yerel seçimlerinde Urfa Belediye Başkanı Fakıbaba için, “ceketimi de koysam kazanırım” diyerek testini çekmiş, Fakıbaba Saadet partiden aday olup kazanınca ilk raunda yenilgi ile tanışan Erdoğan geri vitese takarak tekrar Fakibabayı partisine kabul etmek zorunda kalmıştı.

İkinci ciddi savurganlığı eski Cumhurbaşkanı Gül’e karşı tavır alarak sırasıyla Merhum Dengir Bey, H. Çelik, Kapusuz, Erim, Ergin ve daha nicelerini metal yorgunluğu formülü ile AKP’yi aile şirketi haline getirdiğini görüp sesini yükseltenlere kapıyı göstermiştir.

Bünyesinden 2 Cumhurbaşkanı, 4 Başbakan çıkartan ve bir dönem tüm kesimlerin (İslamcı, Kürt, Alevi, vs.) ümidi haline gelen bu siyasi oluşumunda kemal sürecini yolsuzluk ve kayırmacılıkla noktalayıp zevale doğru süratle ilerlediğine şahitlik ediyoruz. Bu gidişle aynı siyasi oluşumun bünyesinde daha önce Sn. Şener’in denemesiyle sonuçlanan Türkiye Partisi’nden sonra en az iki parti (Davutoğlu ve Babacan) daha çıkacağına en kısa zamanda şahitlik edeceğimiz görünüyor.

Konjonktür daha önce Şener’in aleyhinde iken rüzgâr Erdoğan’ın arkasındaydı. Oysa bugün konjonktür Erdoğan’ın aleyhinde ve özellikle yolsuzlukların ayyuka çıktığı bir dönemde rüzgâr Erdoğan muhaliflerinin sırtında ve gemileri bariz bir şekilde yol almaktadırlar. AKP’nin tabanını sarsıp sirkeleyen Davutoğlu ile Türkiye ve dünya elit ve sermaye kesiminin desteğini yanına çekmeyi başarmış görünen Babacan hareketleri ciddi birer başarı sağlayacakları anlaşılıyor ki Erdoğan’ın hırçınlaşması ve agresifleşmesini tetiklemiş vaziyettedir.

Bu gelecekte kendilerinden söz ettirmeye aday iki siyasi fraksiyonların en hafif tabir ile Erdoğan’a iktidarı kaybettirecek derecede başarılı olacakları kesin görünüyor.

Bu AKP serüveni zevale nasıl geldiğini formüle edecek olursak zulüm başına adalet külahını giydirdiler. Hıyanete sadakat, esarete hürriyet ismini taktılar. Sefalet içerisindeki halka rağmen Başta Lazistan ahalisi ve avanesi olmak üzere kanunsuz ve pervasızca emeksiz sermayeye sahip ettiler ve ihale ve iltimas yoluyla piramitler diktiler.

İhale ve iltimas zehirli bala benzer ağzı tatlandırır ama karın sancısı ise amansızdır. Şu sıralar AKP ve Erdoğan’dan Davutoğlu ve Babacan karın ağrılarının neticesini hep birlikte göreceğiz bakalım.

 

Hüseyin Naci

13.12.2019