Kürtler ile düşmanları arasında kalan Din Köprüsü

Düşmanlık prensiplerini icra ederken, bari birazcık mert olun ve açıkça deyiniz ki, “Ey Kürtler biz sizlerin ezeli ebedi yeminli düşmanlarınızız ve sizlere hayat hakkı tanımıyoruz.” O zaman kardeşlik ve dindaşlık maskeleriniz düşeceği gibi hain ve faşist olan asıl yüzleriniz ve simalarınız da ortaya çıkacak.

Kürtlerin Nuh (A.S) bu yana Mezopotamya’da yani Kürdistan’da yaşadıkları bir hakikattir. Bu da Rabbimizin Kürtlere olan bir lütfudur ki Kürdistan gibi bir belde ile taltif etmiştir. 

Sümerler ‘den Asurîlere, Babillerden Medlere ve Keldanilerden Eyübilere kadar birçok devlet ve beylikler kuran bu aziz milletin karakteristik özelliklerine bakacak olursak: Dostuna sadık, düşmanına aman vermeyen, namusuna düşkün ve inancına mutaassıp bir millet olarak akla gelmektedirler. 

Ancak Selahaddin Eyyubi’den sonra sadık oldukları komşularının hıyanetine ve dindaşların ihanetlerine maruz kalan mazlum ve haklı Kürtler ibrahimvari meşru mücadele yollarını tercih ettiler. Ancak Nemrut’lar bir değil dörde çıkmışlardı, çakırlar sekize terfi etmişler ki zavallı Talutun elinde ne gelebilir ki hakka istinattan başka. 

Son köprü kalmıştı 20. yüzyılda Kürtler ile haydut düşmanları arasında. Din köprüsü. 

Baasçılar, Kemalistler ve Sasanilerin sinsi çocukları bu köprüyü de dinamitlediler kirli elleriyle.

79 Humeyni sarık ve sakal gibi İslami şiarları kullanarak A.Müftizade gibi İslam alimler ile Dr. Kasımlo gibi demokrat dâhileri sadece suçları Kürt oldukları için ortadan kaldırdı. Baasçı faşist elleri kanlı Kürtlerin yeminli düşmanları ise Enfal gibi Kuran’ın kutsal sürelerini kendi menhus emellerine alet etmekten tereddüt etmediler.

Son kale faşist Turancısekülar Kemalistlerin tahribatlarını telafi etmek ümidiyle 16 yıllık Erdoğan hükümetlerine ümit bağlayan Kürtler bir daha din ile aldatıldıklarını T. C sınırlarında olmamalarına rağmen Güney Kürdistan referandum sürecinde maalesef bu umut da suya düşürüldü ve gerçek Turancı ve ırkçı niyetleri bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmış oldu. 

Soruyorum Kürtlerin düşmanlarına:

Bu tufanda Nuh’un gemisi hükmünde olan ABD’den himmet beklemekten başka bir seçenek mi bıraktınız Kürtlere?

Nemrut’un ateşine karşı Sinavari dağlardan başka dost mu bıraktınız Kürtlere?

Ya da zindanlarınızdaki işkencelerin Jesus’un çarmıhından farkımı var?

Hangi yol var ki tahrip etmediniz ve hangi orta köprü vardı ki imha etmediniz?

Kardeşliğiniz yılan ile tikinin suyu geçme kardeşliğinden başka nedir? 

Düşmanlık prensiplerini icra ederken, bari birazcık mert olun ve açıkça deyiniz ki,“Ey Kürtler biz sizlerin ezeli ebedi yeminli düşmanlarınızız ve sizlere hayat hakkı tanımıyoruz.” O zaman kardeşlik ve dindaşlık maskeleriniz düşeceği gibi hain ve faşist olan asıl yüzleriniz ve simalarınız da ortaya çıkacak. Bununla da Kürtlerin saf ve dindarlarını da artık kandıramayacaksınız. O zaman çöküşünüzün başlangıcı olacaktır.

Asıl olan düşmanlara karşı Kürtlerin birlik ve beraberliğin yanı sıra doğru dostları seçip meselenin din ve mide meselesi olmadığını bir halkın var olma ile yok olma meselesi olduğunu idrak ettikleri an fecri Sadık’ın tuluuna şahit olacağımız zaman çok ama çok yakın olacağını hep birlikte göreceğiz inşallah û Rahman.

Yaşasın birliktelik, Yaşasın hürriyet,

Zalimler için yaşasın cehennem.

 

Hüseyin Naci

04.01.2019