Barzani İran’ın hedefinden hiç çıkmadı!

İran, Trump yönetiminin uyguladığı yaptırımlara rağmen hala Orta Doğu’nun güçlü bir ülkesi olma konumunu koruyor. 1980 yılından 1988’e kadar süren Iran-Irak savaşında, Batı ve Arap dünyasının Saddam’ı desteklemesine rağmen mağlup edilemedi. Aldığı yüz milyarlarca dolar destek Saddam’a yetmemişti. Üstelik 240 Milyar dolar borç ile savaştan çıktı. Ama hiçbir ülkenin desteğini almayan İran, bir kuruş savaş borcu bırakmamıştı geride.

Trump yönetiminden aldığı yaralara rağmen hala dimdik ayakta. Şii Müslüman görünümünde olan İran için aslında din fazla bir önem arz etmiyor.

Örneğin, Azerbaycan-Ermenistan krizinde her zaman Ortodoks Ermenileri Şii Müslüman Azerilere tercih etmiştir. Bu da İran için Fars milliyetçiliğinin İslam dininden daha öncelikli olduğunun kanıtıdır. Zaten Araplardan ayrı durmak için Şiiliği seçmiş ve bu mezhebi Fars milliyetçiliği temelinde geliştirmiş ve hala bu stratejiyi sürdürüyor.

İşte Kürtler, böylesi bir düşman ile boğuşuyor.

Her gün Kürtler idam edilir, sınır boylarında ailesine bir parça ekmek yetiştirmek için çalışan Kolber Kürtleri kurşunlar, ama kimseden ses çıkmaz.

Kürt hareketi dahi İran’ın bu katliamlarını protesto edemez, sessiz ve sedasız izlemeye devam eder…

Kürt hareketi, İran’ın Güney Kürdistan’ındaki tahribatlarına karşı da duramıyor, güçsüz kalıyor. Çünkü İran, Güney Kürtlerinin önemli bir bölümünü de örgütlemiş ve bunların sayesinde Kürtlerin kazanımlarını baltalıyor.

İşte İran’ın bu siyasetine karşı duran Başkan Barzani hedef seçildi. Hem de Güney Kürdistan’ı oluştuğu günden beri. İran’ın, 1991 yılından bugüne kadar süren ama gizli kalan girişimleri elbette bir gün yazılacak…

Ancak İran, son dönemlerde Başkan Barzani’ye olan kin ve öfkesini, ülkesinin resmi basın kurumu olan Fars Haber Ajansı tarafından animasyonlu filmleri hazırlatıp yayınlamakla yeni bir boyuta taşıdı. Tahran bu yolla, Başkan Barzani’ye yönelik eskiden gizli ve saklı olarak yürüttüğü tasfiye metotlarını, artık gizlemeden sürdüreceğinin işaretini veriyor.

Zorunlu ilişkilerin “mükemmel” göründüğü anlarda dahi Barzani’yi ne şekilde tasfiye edeceğinin senaryolarını hazırlayan, hatta, 90’lı yılların sonunda suikast girişiminde bile bulunan İran, Barzani’ye karşı olan savaşını artık gizlemeye gerek görmüyor…

Barzani’yi başkanlıktan uzaklaştırmak için her türlü girişimde bulunan İran, 23 Haziran 2015 yılında İran Konsolosunun da hazır bulunduğu Kürdistan Parlamentosu oturumunda, bütün Kürt partilerini örgütleyip Barzani’yi başkanlıktan uzaklaştırmanın kararını alma girişiminde de bulunmuşlardı ama başarılı olamamışlardı...

Onun için, akabinde Başkan Barzani’ye bir heyet gönderdiler. Barzani’nin bölgede bir istikrar faktörü olduğunu, dolayısıyla onun başkan kalmasının kaçınılmaz olduğunun mesajını ilettikten sonra, aynı günün akşamında Süleymaniye de bir araya getirdikleri parti ve örgütlere, ‘her ne pahasına olursa olsun Barzani’nin başkanlıktan uzaklaştırılması’ gerektiği dayatmasında bulunmuşlardı. Tipik bir Acem oyunu…

Ölümsüz lider Qazi Muhammed’in de tarif ettiği gibi; “Emin olun ki eğer Acem size bal veriyorsa mutlaka içine zehir katmıştır.”

Alışagelmiş metotlarla Barzani’yi mağlup edemeyen İran şimdi de yeni yöntemlere başvurdu. Servis ettigi animasyon filmlerde Başkan Barzani’yi IŞİD’e karşı mücadelede desteklediklerini, İran olmadan IŞİD’e karşı mücadelenin mümkün olamayacağı, İran’ın, Erbil’in IŞİD tarafından işgal edilmesinin önlendiği anlatılıyor. Bunu yaparken de Başkan Barzani’yi küçük düşürmeyi ihmal etmiyorlar.

“İran olmasaydı, Erbil düşecekti” ifadeleri hiçte yabancı gelmiyor. İran yandaşı Kürtler sürekli aynı gazeli okuyor…

İran’ın birkaç sandıktan oluşan Kalaşnikof mermisi gönderdiği bir gerçek. Ama diğer yandan IŞİD’i, Kürdistan’a yönlendirenlerin yine İran’ın ta kendisi olduğu gerçeği de bilinmeli ve unutulmamalı…

Aslında İran, sürekli “Biz olmasaydık siz IŞİD’e karşı duramayacaktınız” mesajını tekrarlamakla, ABD ile uluslararası koalisyonun yardım ve etkisini kırmayı çabalıyor. Kürtlerin onlarla olan müttefikliğini baltalamayı hedefliyor.

Çünkü İran, ABD ve müttefiklerinin, Kürtlerin ayakta kalmasını sağlayan tek güç olduğunu biliyor. ABD ve müttefiklerinin bulunduğu bir Kürdistan’da, istediği gibi hareket edemeyeceğini ve Kürtleri yönlendiremeyeceğini biliyor.

Tahran bundan dolayı Kürtlerin sembolü haline gelen Başkan Barzani’yi, küçük düşürücü, aşağılayıcı kirli propagandalarla etkisizleştirmeye eğer becerebilirse tasfiye etmeye çalışıyor. Bunu yapmakla aslında Kürt halkının elde ettiği kazanımları boşa çıkarmaya çalışıyor. Çünkü Barzani bu kazanımların korunmasında en önemli rolü oynuyor. 

Burada Kürtlerin, özellikle de Güneyli Kürtlerin, Başkan Barzani’ye olan bu saldırıları görmeleri ve ona göre hareket etmeleri gerekiyor. Güneyli Kürtler, Başkan Barzani’ye yeterince sahip çıkmadılar. 

Misal, Kürdistan’ın diğer parçalarında Başkan Barzani’ye olan sempati, Güneyli Kürtlerde yoktur. 

İran’ın, Başkan Barzani’yi başkanlıktan uzaklaştırma çabalarına giriştiği dönemlerde, KDP tarafından finanse edilen basın kurumlarında, Barzani’nin başkanlıktan uzaklaştırılması gerektiğini aksi taktirde Kürdistan’ın “Libya gibi olacağını” savunan cahil kalemşorların bulunması başlı başına bir felaket idi.

Bu felaketler önlenmeden, İran ve yandaşlarının kirli propagandalarının önüne geçilemez. 

Sonuç olarak: 

İran, bu kirli propagandadan dolayı bütün Kürt parti, örgüt ve kurumları tarafından mahkûm edilmeli. İran’ın, Başkan Barzani’yi hedef gösteriyor olması Barzani’nin, Kürt milletinin yegâne savunucusu ve koruyucusu olduğu anlamına da geliyor.


Rojhat Amedî 

28.01.2021

 

Yazarın diğer yazıları: Doğu Perinçek ile Yalçın Küçük’ten, Ahval’a kadar uzanan misyon… 

 


(℗) PeyamaKurd

Bu makale yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. PeyamaKurd'un yayın politikası ve editoryal paradigması ile her zaman uyumlu olmak zorunluluğu yoktur.