İslâmcıların turnusol kâğıdı Filistin ve Kürt meselesi!

Türkiye’deki İslâmcılar için önemli olan (Buna çoğu zaman Kürtlerin belirli bir kısmı da dahil) savaş ve çatışmalarda sivillerin ölüp ölmemesi değil, öldürülenin kimliğidir.

Türkçü İslâmcılara göre kendi develetlerinin bombaları sivillere zaten işlemez; hele hele Müslümanlara hiçbir zaman zarar vermez!

Savaş zamanları, sadece savaşanların değil, onları “izleyenlerin”, dinlerin, kimliklerin, ideolojilerin ve tüm “insanlığın” da sınandığı anlardır.

Bugüne baktığımız zaman “medeni” dünyanın altı çizili olarak İslâmcıların turnusol kâğıdı haline gelmiş bir Filistin ve Kürt meselesi bulunmaktadır.

İkisi mesele üzerinden karşılaştırma yapılırsa ‘yaklaşımların ve tepkilerin’ ne denli açık uçlu, yanlı ve fikir ayrılığına tabi olduğu görülecektir.

Bu durum aslında, Rojava bombalanırken devlet; Gazze bombalanınca ‘Filistinli sivil ve çocuklardan” yana tutum takınan İslâmcıların ikiyüzlü oluşunun en şiddetli örneklerinden birisidir.

***

Türkçü-İslâmcılara göre kendi devletlerinin bombaları sivillere asla ama asla işlemez! Hele hele Müslümanlara katiyen zarar vermez. ‘Onların’ bombaları sadece “terörist” ve “kâfirlerin” üzerlerine düşer.

Türk İslâmcılarının arkeolojisinin çoğu sözde ümmetçi, fiiliyatta milliyetçidir. Ve her zaman devletten, iktidardan, güçlüden, zenginden yanadırlar.

Peki Ümmeti- İslâm alemi? Onlar bu işin neresinde ve hangi durağında?

Yeni kuşak bilmez, eski kuşak ise unutmuştur diye bir hatırlatma yapalım:

Saddam, Kur’an referanslı Enfal katliamında kimyasal gazlarla yüz binlerce Kürdü soykırımdan geçirmişti. “İslâm alemi” sessizdi. Hatta Bağdat’a destek verenler dahi vardı.

Sadece bu mu? Elbette hayır!

ABD, 2003’te Irak’a girip “Kürt celladı” Saddam’ı devirmişti. Kürtlerin özerkliğe kavuşması günlerinde ise ‘Türk İslâmcıları ve milliyetçileri’ de bir olup Mesud Barzani hakkında, “Yahudi kökenlidir” propagandaları başlatmıştı.

Bugün Gazze için yaygara koparan sözde Ümmeti İslamcılar ve Türk ultra milliyetçi ve İslamcılarının yanında duran ‘Kürt’ görünümlü şahsiyetler, yüzbinlerce Kürt bombalanırken neredeydi? Neden sokaklara çıkıp haklı gördükleri ‘İslam davasın’ adına bu zulme karşı haykırmadılar?  

Neden mi?

Çünkü;

Kürt ve Kürtlük davası onlara ilerisi adına hiçbir menfaat sağlamayacak ve arka planda döndürdükleri kirli ilişkilerin getirisi olmayacak.

Daha dün, Kürt kızlarının başlarını keserek pozlar veren IŞİD’i, Sünnilere yapılan zulmün yansıması olarak meşrulaştırmaya çalışan bu sözde İslâmcılar hala unutulmadı.

Bu süreçte Türk İslâmcıları IŞİD terörüne karşı neredeyse tek bir kelime dahi etmedi. 

***

Bazı istisnaları ele almazsak Türk İslâmcıları içinde, Filistin davasını “benimseyenlerin” tarihi Hamas’ın kuruluşundan öteye gitmez.

Ayrıca tarihsel anlamda Filistin davasını kendi davalarıyla özdeşleştiren, Filistin halkıyla hep duygudaşlık kuran ümmetçi Kürtlerin, (daha doğrusu Kürt hareketinin geneli) kendi halkına yapılanlara yönelik ‘mütereddit’ davranması göze çarpan durumlardan biri olarak karşımıza çıktı.  

***

Bugün Gazze için Diyarbakır’dan’ İstanbul’a kadar organize olan ve kendilerine ‘Kürtçü-Ümmetçi’ etiketi veren sözde Kürtler, aynı Türk-İslamcıları gibi ‘devletçi, hükümetçi’ şeklini alarak proto-milliyetçi olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar.

Türkiye Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun geçtiğimiz mayıs ayında bir konuşması vardı hatırlarsınız.

“Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk siyasetinin en önemli attığı adım, son yıllarda bu konudaki, HÜDA PAR adımıdır. Bak bundan 10 yıl sonra göreceksiniz, HÜDA PAR adımının hangi stratejik adımla atıldığı ve kimlerin önünü tıkadığı ve Türkiye’de bu adımla beraber Doğu ve Güneydoğu politikasında muhafazakârlık aksının tekrar nasıl devreye gireceği…” sözlerini dile getiriyordu.

Hamas’a destek için Diyarbakır’dan bütün Kürt coğrafyasına dek kitlesel destek eylemi yapan, ama iktidarın halihazırda Rojava’da yürüttüğü askerî harekâta karşı tek kelime etmeyen Hüda Par, AKP’nin “Kürt Hamas’ı” projesi ise, Soylu’nun işaret ettiği 10 sene sonrasında nasıl bir Kürt toplumu ve coğrafyasıyla karşı karşıya kalınacak? Merak ediyorsanız, Filistin-Hamas özeline bakarak bunu öngörebilirsiniz.

Türk İslamcılarının yeri ve konumu her zaman bellidir. ‘Devletçi ve ultra-devletçidirler.” Kürt İslamcıları ise, kendi davalarından soyutlanmış ve bunların yanında saf tutarak ‘kaale alınma ya da bir rol alma’ hevesi ile çoğu zaman hareket etmiştir.

***

Ama unutmasınlar ki!

Esad Kürtlere karşı zulüm uygularken değil, ancak İslâmcılarla savaşırken “Esed” olur.

Eğer “Esed” bugün kalkıp Rojava’da Kürtlere saldırırsa, Türk İslâmcılarının gözünde tekrar “Esad”a, hatta “kardeşim Esad’a” dönüşür.

Sadece Esad değil. Türk siyasetçiler de bulduğu ilk boşluğu Kürtler üzerine yıkarak siyaset devşirir.

Mesela geçenlerde Meral Akşener, Erdoğan’a Hamas konusunda yüklenirken, hemen Kürdistan meselesi üzerinden yüklendi.

Bu durum çoğu kişiye basit gelebilir ama onları takip eden ultra-milliyetçi ve İslamcıların bilinçaltına müthiş biçimde etki eden bir uyuşturucu iğne görevi görür.

Bizim Kürtler de (İslami siyaset konusunda) bu ümmetçilerin peşine takılıp tekbir getirerek milletin malına zarar verip orayı burayı yıkmaya devam ederse, her zaman olduğu gibi işin sonunda dımdızlak ortada kalır.

Çünkü Türk İslamcıları Enfal’de, Halepçe’de, Kobanê’de olduğu gibi yine devekuşu misali kafasını kuma gömer, her şeyi görmezden gelir ve Kürtler üzerinden siyaset devşirir.

Neden mi?

Çünkü onlar Kürt ve onlara göre bunları hak ediyorlar!


 

Rojhat Amedî 

04.11.2023 

Diğer yazıları:  KDP medyası neden bu kadar işlevsiz?

 


() PeyamaKurd

Bu makale yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. PeyamaKurd'un yayın politikası ve editoryal paradigması ile her zaman uyumlu olmak zorunluluğu yoktur.