İran’ın, Mam Celal sonrası YNK üzerindeki etkisi ve partinin bitmeyen hesaplaşmaları

"Mam Celal sonrası dönemin baş aktörlüğüne seçilen Lahur Seyh Cengi ve ağabeyi Aras Şeyh Cengi Talabani, planın “kazasız belasız” işlemesi için, Mam Celal’in ailesinden birinin “önder kadroya” dahil olması gerektiğini biliyordular. Plan dahilinde aldatılmaya müsait Bafel Talabani’yi guruba dahil ettiler ve “Kongreye gidilmeli” şiarıyla oyunu başlattılar."

Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) içinde yaşanan problemler gün geçtikçe daha çok patlak vermeye başladı. Siyasi gerilim ve çekişmelerin her partide yaşandığı doğrudur, lakin ‘aynı parti içindeki mücadele arkadaşlarını zehirleme girişimi’ siyaset bir yana insan olan herkes tarafından hiçbir şekilde kabul edilemeyecek bir utançtır.

Ve bu plan, 2016 yılında partiyi ele geçirmek için bazı kesimler tarafından hazırlanmış isim listesinin bir devamı niteliğindedir. Onun için o gün listede olup ama tasfiye edilmeyen isimler bugün tek tek zehirleniyor. KYB içinde yaşanan sorunlar sadece siyasi mecraya değil basın, medya hatta halkın içine kadar nüfuz etmiş durumda.

‘Zehirleme konusu’ gündemi hala sıcaklığını koruyor. Bu vesile ile geçenlerde KYB’li bir dostum beni aradı. Sohbet esnasında, KYB ve Kürdistan’ın gündemini işgal eden üst düzey kadrolarının zehirlenmesi meselesi de sohbetimizin gündemine geldi. Ama kendisi hala zehirleme olayının ‘bir hikaye olduğu ümidini’ taşıyor ve bir türlü kabul etmiyordu. Üstelik kendisi de “acaba beni de zehirlemiş olabilirler mi?” endişeyle yurtdışına gidip tedavi olmasına rağmen bu ümidi taşıyordu…

Tabi kendisi partisinin daha fazla zarar görmemesi için bazı gerçekleri saklamak istiyordu. Öyle ya insan bindiği geminin batmasını ister mi?

Doğrusu ben de bu hassas meseleye değinmek istemiyordum. Çünkü KYB’nin kapısına dayanan yangına benzin dökmek istemiyordum.

Ancak;

KYB’nin, “zehirleme” olayları ile ilgili yaptığı resmi açıklama sonrası, Lahur Şeyh Cengi Talabani ve ekibinin partiden uzaklaştırılması kararını görünce meselenin Kürt kamuoyunda daha iyi anlaşılması için konuyu paylaşmam gerektiğine karar verdim.

Tabi bu kararım da Lahur Şeyh Cengi Talabani’nin “Zehirleme olayları ile hiçbir alakam yoktur” iddiası da etkili oldu. Çünkü Lahor doğru söylemiyor, KYB’nin elinde Lahur bağlantılı dellilerin yanında bizzat şahit olduğum gelişmeyi Kürt kamuoyunu ile paylaşmak istiyorum.

Mam Celal ölüm döşeğinde yaşam mücadelesi verirken İran, tarihinden kaynaklanan alışagelmiş icraatları gereği Mam Celal sonrası KYB’yi “emin ellere” teslim etme startını başlatmıştı.

“Planın kazasız biçimde işlemesi için kongreye gidilmeli şiarı”

Mam Celal sonrası dönemin baş aktörlüğüne seçilen Lahur Seyh Cengi ve ağabeyi Aras Şeyh Cengi Talabani, planın “kazasız belasız” işlemesi için, Mam Celal’in ailesinden birinin “önder kadroya” dahil olması gerektiğini biliyordular. Plan dahilinde aldatılmaya müsait Bafel Talabani’yi guruba dahil ettiler ve “Kongreye gidilmeli” şiarıyla oyunu başlattılar.

Yıl 2015, KYB’nin “yaşlı kadrolardan arındırılması, genç kadroların öne sürülmesiyle partinin modernleşmesi gerek” palavrasıyla Kürt kamuoyunu ve Kürdistan’da bulunan diplomatik çevreyi ikna etmeye başladılar.

Yapılacak Kongre’de kimlerin öne sürüleceği ve kimlerin partiden uzaklaştırılacağı listesini bile hazırladılar. Lahur Şeyh Cengi Talabani tarafından hazırlanan o listeyi, Avrupalı diplomat dostlarımız sayesinde öğrenmiş oldum.

O listeye göre, KYB’nin yeni genel sekreteri de Bafel Talabani olacaktı. Ama bunun dahi bir aldatmaca olduğunu KYB’nin kongre zamanında, özellikle de son iki yılda öğrenmiş olduk.   

“Listede kaç kişi vardı ve hangi isimler yer alıyordu”

Listede partiden uzaklaştırılması gereken yaklaşık 10 isim yer alıyordu. Bunların başında, ‘Kosret Resul Ali, Mela Bahtiyar, Şeyh Cahfer Mustafa, Adnan Müfti, Ömer Fettah ve Sadi Ahmet Pire’ geliyordu.

Söz konusu listede İran’a sıcak bakmayanların ve KDP ile ortaklığın her halükarda devam etmesinden yana olanların bulunması ise dikkat çekiyordu.

Hatta Mela Bahtiyar, "16 Ekim konusu kongrede gündeme gelecek. Bizler, parlamento bünyesindeki araştırma komisyonu ve Kürdistan mahkemesinde, herhangi bir hata kanıtlanırsa elbette o arkadaşlarımızın cezalandırılması taraftarı olacağız" diyordu.

Planlanan kongre oldu ve listede bulunanlar tasfiye edilemedi. Mela Bahtiyar ve diğer yurtseverlerin umduğu gibi 16 Ekim konusu kongrede gündeme gelmedi ve o ihaneti yapanlar da cezalandırılamadı. Çünkü kongre İranlı General Kasım Süleymani’nin himayesinde yapılıyordu.

Kongrede hazırlanan listede, hiç kimse tasfiye edilemedi yerine geçici bir uzlaşı tercih edildi. Listede adı geçenlerin tasfiyesi ise zaman aşamasına bırakıldı.

Bafel Talabani de KYB'nin genel sekreteri olmadı. Eş başkanlık sistemi çerçevesinde de Lahur hep önde durarak Bafel’i yavaş yavaş tasfiye etmeye başladı. İşte bu tasfiye hırsıyla ilk etapta “can yoldaşı dediği” Bafel Talabani’yi zehirledi!

“Zehirleme konusu sadece Bafel ile sınırlı kalmadı üst kadrolara kadar ulaştı”

Yaşanan bu utanç verici hadise sadece Bafel ile sınırlı kalmadı. Üst kadrolara kadar ulaştı. Lahor yaşananlara dair bugün KYB Başkanlık Konseyi’ne bir mektup göndererek, Benim ve arkadaşlarımla ilgili tüm bu kararları reddediyorum, çünkü bunlar etik değil ve resmi başkanlık toplantısının dışında verildi” dese de birçok üst düzey KYB yetkilisi zehirlenme konusunun bizzat Lahor’un elinin altından çıktığını belgeleri ile biliyor.

Hatta bundan yaklaşık 3-4 gün önce Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Yüksek Meclisi Üyesi Mela Bextiyar, "arkadaşları" tarafından zehirlendiğini açıklamıştı. Mela Bextiyar, kaleme aldığı yazısında yaşadığı süreci 2005 yılında kendisine karşı gerçekleştirilen saldırı girişimi ile en son yaşadığı zehirlenme vakasını karşılaştırmıştı.

Mele Bahtiyar, "Beni yok etmeye yönelik en korkunç girişim 2005 yılında yapıldı. Ancak onu bile ‘arkadaşlarım tarafından zehirlenme’ ile kıyaslayamıyorum” dedi.

Şu an şahit olduğumuz zehirlenme olayları gün geçtikçe daha çok patlak veriyor ve KYB kanadı içindeki bazı klikler, Mam Celal Talabani’nin mirasına sahip çıkmak yerine KYB’yi gün geçtikçe daha çok itibarsızlaştırıyorlar.

KYB içinde yaşanan problemler son 3-4 yıldan beri süre gelen bir prosedüre dönüşmüş durumda. Parti içinde Kürdistani ve milliyetçi ruha sahip insanların devre dışı bırakılması bizzat İran’ın, Lahor Talabani’ye verdiği talimatın bir sonucuydu.

Ama ‘zehirleme rüsvalığı' Lahor Talabani’nin, Bafel Talabani ve ekibini tasfiye ederek KYB’yi tam manada kendi eline almak istemesiyle alakalıdır.

Lahor Talabani, sadece zehirleme konusu ile değil birçok kara işle de gündeme gelen bir isimdir. Kaçakçılık, kara para aklama, siyasi ihanet, altın madenlerini otellerin dibinde saklama gibi birçok kirli konuyla alakalı bir öznedir.

Yazımın en başında da belirttiğim gibi, KYB içinde yaşanan problemler gün geçtikçe daha çok patlak vermeye başladı. Siyasi gerilim ve çekişmelerin her partide yaşandığı doğrudur, lakin ‘aynı parti içindeki mücadele arkadaşlarını zehirleme girişimi’ siyaset bir yana insan olan herkes tarafından hiçbir şekilde kabul edilemeyecek utanç niteliğindedir.

Ayırca gündemeki zehirlenme olayları 2015 yılında hazırlanan o listenin devamı ve bitmemiş planın sona erdirilmesinin hamlesidir.


   Rojhat Amedî 

     05.11.2021

 

Diğer yazıları: Birçoğumuz Başkan Barzani'nin bu anısını bilmiyoruz!

 

 


() PeyamaKurd

Bu makale yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. PeyamaKurd'un yayın politikası ve editoryal paradigması ile her zaman uyumlu olmak zorunluluğu yoktur.