Kürtleri açıkça yok sayan 'Birleşik Türk Muhalefeti Hareketi' dün beyan edildi!

Türkiye muhalefet partilerinin hemen hemen hepsi, "korkunç rüyaları" olarak kabul ettikleri AKP-MHP ittifakına karşı birleşmiş görünüyorlar. CHP ve İYİ Parti’nin başını çektiği muhalefet partileri, mevcut AKP hükümetini devirmek için bütün seçenekleri masaya yatırmış durumda.

Fakat söz konusu partiler, Kürt partileriyle hareket etmeyi her nedense düşünmüyor ve onları saf dışı ya da bir oyunun dışında bırakıyorlar. Hem de Türkiye’de, Kürtlerin yeni bir iktidarın oluşmasında belirleyici konumda olduklarını bile bile yapıyorlar.

Hatta biraz daha gerçekçi konuşursak CHP’nin bugün sahip olduğu kazanımların en önemli imzacısı Kürtlerdir. Çünkü bunu belediye seçimlerinde gördük. Ama söz konusu gerçekliği tecrübe etmiş CHP ise, Kürtleri saf dışı bırakmak için her türlü pratiği uyguluyor. Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP), Kürtlere yönelik ‘şovenist’ politikası kabul edilmiş bir durum ama CHP ise bu ‘şovenistliği’ gizliden gizliye yapıyor.

Türkiye’de gelinen son noktada; endişeli muhafazakârlar ve modernler, sol yapılanmalar, Kürt partileri, muhafazakâr demokratlar vb… Herkes kendi baktığı ya da durduğu noktadan ‘ötekinden' bir kuşku duyuyor. Burası bir gerçek. Ama ‘Millet İttifakı’ adı verilen oluşumun, Kürtleri elinin tersi ile itmesi ‘ötekinin’ oylarının kaybı korkusu olarak yutturulmaya çalışılsa da bu açık açık Kürt düşmanlığının bir örneğidir.

Türkiye’de parti ve isimler değişse dahi ‘Kürtlere yönelik’ sistem aynı frekansta ilerliyor: “Sıkışınca yanına al, kazanınca ötekileştir, yok say!”

“Kürtlerde ciddi boyutta sorgulamalar başladı”

İktidarın HDP’ye karşı tavrı gayet net. Onlara göre HDP, PKK’nin legal yapılanması. Muhalefet ise, iktidarın HDP politikasını teyit ettiği için onlara yaklaşmıyor, iktidara karşı oluşan ittifaka dahil etmiyor. Sözün kısası hem iktidar hem de muhalefet için HDP tehlike arz ediyor ve HDP'den uzak durulması gerekiyor.

Yaşanan bu gelişmeler, Kürtlerde ciddi boyutta bir sorgulamanın başladığını ortaya koyuyor. Fakat HDP, ancak saf dışı kalınca alternatif siyasi bir konsept üretmeye yöneliyor. “Madem siz bizi oyunun dışında tutuyorsunuz, biz de ne gerekiyorsa onu yaparız” hissiyatı ile farklı bir rota belirliyor.

Bu noktada sadece HDP’nin tutumu ve yaklaşımı üzerinde durmaya gerek yok. Çünkü iktidar ve muhalefet sadece HDP’yi değil, bütün Kürt Partilerini oyun dışı bırakıyor. Kartlar gayet açık oynanıyor ve herhangi bir blöf görünmüyor. Şu an Türkiye’de hem iktidar hem de muhalefet kanadını milliyetçiler yönlendiriyor. Ülkede açık bir Kürt karşıtlığı hatta Kürt düşmanlığı hem iktidar hem de muhalefet cephesinde bulunuyor.

Bundan mütevellit oyun dışı bırakılma konusunu ‘Parti bazında değil, Kürt olarak ele almak’ gerekiyor. HDP ve seçim tecrübesi bulunan HAK-PAR ile HÜDA-PAR, istedikleri kadar “Biz Kürt partisi değiliz” desinler… Bu nidalar, Türkiye’nin gerçeğini değiştirmiyor ve bu gerçek her geçen gün katman katman daha da netlik kazanıyor.

HDP, iktidar ve muhalefet için ne ise; HÜDA-PAR, HAK-PAR ve diğer Kürt partileri de aynısıdır. Onun için Kürtlerin de, “Madem bütün Kürt partileri iktidar ve muhalefet için aynı. O zaman biz de bunlara karşı en azından seçim ittifakı platformunda bir araya gelmeliyiz” demeleri gerekiyor. Kimse HÜDA-PAR, HAK-PAR ve diğer partileri küçümsemesin.

HÜDA-PAR, CHP ve İYİ Parti’nin başını çektiği muhalefette yer alan Saadet Partisi'nden daha küçük bir parti değil. Kasım 2015 seçimlerinde yaklaşık 150.000 oy alan HAK-PAR, muhalefette yer alan Demokrat Partisi’nden daha küçük değil. Buna rağmen Saadet Parti ve Demokrat Parti, muhalefetin ciddi ortakları haline gelirken, HÜDA-PAR ile HAK-PAR oyun dışında tutuluyor. Neden mi? Çünkü onlar Kürt ve Kürtlerin haklarını gerçekten savunacak düzeyde bir yapılanmaları var.

Onun için gelinen aşamada oyun dışı kalan HDP, HÜDA-PAR, HAK-PAR ve diğer Kürt partilerinin beraber hareket etmeleri gerekiyor.

‘Sistemin vekil bekçileri, siyasi sahtekarlıklarını apaçık sergiliyorlar”

Kürtler parti bazında birbirlerini radikal biçime varacak derecede eleştirmeye devam edebilirler. Bu siyasetin doğası ve normal bir hadisedir. Ama Kürtler, bunca vaka ortadayken ve Türkiye’de ‘Kemalizim-İslamcılar’ çatışması varken, bir seçim ittifakı dahi oluşturamıyorsa ne tarih onları affeder ne de gelecek zamanların fırsatları…

Bu arada yeri gelmişken şunları da dile getirelim. HDP'nin dışlanmasının temel nedenlerinden bir tanesi, HDP, nasılsa gelir bize oy verir anlayışı!” Söz konusu Türk partileri bu rahatlıktan dolayı Kürtlere sırtlarını dönüyor ve Kürtlerin sahasında rahat rahat at koşturabiliyorlar.

Kemalizm ve İslami kanadın çatışmasına sahne olan Türkiye’de Kürtler, gelinen bu aşamada hiçbir Türk partisine destek vermemelidirler. Türk partilerinin yanında durup güzellemeler yapan sözüm ona Kürt siyasilerine göre hareket etmeyip gerçekten siyasi bir tavır ortaya koymalıdırlar.

Bakın şu unutulmamalı hatta herkes yanında taşımalıdır: Bu partiler, HDP nezdinde Kürtleri günah keçisi olarak seçiyorlar. HDP'ye yakın durmaktan çekinen söz konusu partiler, 30 milyon Kürt’ü de yok sayarak hareket ediyorlar (Bugün olduğu gibi). Bu sistem partileri (özellikle CHP) bir yandan Kürt meselesini çözeceğiz bir yandan ‘helalleşeceğiz’ derken, öte yandan Kürtleri kaale almayan bir siyaset ortaya koyuyorlar.

Bu apaçık ‘siyasi sahtekarlıktır. Var olan sistemin vekil bekçileri’ sözüm ona millet ittifakı partileri, Kürtleri dışlayarak sisteme hizmet etmek zorundadırlar. Çünkü Türkiye; Kürtlerin yokluğu üzerine ve onları yok sayan sisteme tesis edilmiş bir ülkedir. Bunu 6 muhalefet partisi liderinin dün verdiği fotoğraf karesinde yine gördük.

Kürtler, gelinen bu noktada ters psikoloji ile hareket edip onlara hayati bir ders vermek ve kendi yollarını oluşturmak zorundadırlar. Kürt partileri ya da Kürtler, iktidar ve muhalefetin Kürtleri oyun dışı bırakmalarına karşın, aynı tepkiyi Türk partilerine yönelik sergileyerek onlarıKemalizm-İslamiyet’ savaşında kendi kuracakları ‘birleşik bir yolda izlemelidirler.


    Rojhat Amedî 

      13.02.2022

 

Diğer yazıları:  İsrail ile aynı kaderi paylaşan Kürtler bunun farkında değil!

 


() PeyamaKurd

Bu makale yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. PeyamaKurd'un yayın politikası ve editoryal paradigması ile her zaman uyumlu olmak zorunluluğu yoktur.